IGUSABDER Sayı 7, Nisan 2019 / IGUSABDER Issue 7, April 2019
Bu koleksiyon için kalıcı URI
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Istanbul Gelisim Universitesi Journal of Health Sciences
Güncel Gönderiler
Öğe İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (IGUSABDER) Sayı 7, Nisan 2019(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019) Barut, Abdullah YükselMerhaba, Yüksekokulumuz, kurulduğu ve eğitim-öğretime başladığı 2012 yılından itibaren, öğrencilerimizin eğitimine katkı için yapılması gerekenlere özen göstermiştir. Birçok olguda öğrencilerimizin de sürece katkılarını sağlamak temel ilkemiz olmuştur. 18 – 19 Nisan 2019 tarihlerinde Üniversitemizde gerçekleştirilen “I. Ulusal Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresi” (IGUSAGOK 2019) da öğrencilerimizin katkıları ile başarıya ulaşan ilklerden bir etkinliğimiz olmuştur. Kongremiz 1270 katılımcı ile gerçekleşmiştir. Bu sayı içerisinde 45 farklı Üniversiteden 290 öğrenci arkadaşımız yer almaktadır. Gönderilen bildiriler arasında, Bilimsel Kurul tarafından kabul edilmeyenler dışında belirlenen 32 sözlü sunu, 129 poster sunu olmak üzere toplam 161 sunu yer almıştır. Kongrede yapılan sunular, yayınlanacak “Kongre Kitabı” içerisinde yer alacaktır. Yayınlanmaya başladığı günden beri sağlıklı büyümesini sürdüren Dergimiz ise 7. sayısıyla sizlerle birlikte oluyor. Başlangıcından bugüne kadar geçen sürede Dergimize olan güvenin artması, sizlerin katkıları ile sağlanmıştır. Emeği geçen siz yazarlarımıza ve Dergimizi yayına hazırlayan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Deepak Chopra “İçinize ne kadar çok ışık girmesine izin verirseniz, yaşadığınız dünya da o kadar parlak olur” demektedir. Dergimizin sizlerin içine giren ışık olmasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Hoşçakalın. Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel BARUT EditörÖğe Exacerbation of Relapsing Polychondritis After Renal Surgery: Case Report(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Taşkın, Ümit; Oktay, Mehmet Faruk; Erdil, Mehmet; Köse, Büşra; Barut, Abdullah YükselRelapsing Polychondritis (RP) is a rare, progressive and multisystemic disease characterized by recurrent inflammation of cartilaginous tissues. In this report, we present a case of RP that consulted from a urologist due to complaints with bilateral hearing loss, tinnitus and bilateral auricular hyperemia three days after renal surgery. A physical examination revealed thickening of both external auditory canals, with edema and erythema of the auricles; bilateral nasal crusting and hyperemia of mucoperichondrium with pain were also present.Öğe Cerrahi Hastalarda Enteral ve Parenteral Beslenmede Kanıta Dayalı Uygulamalar ve Hemşirelik Bakımı(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Çelebi, Dilruba; Yılmaz, EmelYetersiz beslenme, cerrahi hastalarında büyük bir sorundur. Ameliyat geçiren hastalar beslenme durumunu etkileyebilecek birçok fizyolojik ve metabolik değişikliklerle karşı karşıya kalırlar. Ameliyat sonrası ağrı, mide bulantısı, kusma ve iştahsızlık küçük ameliyatlarda bile sorun yaratabilirken enfeksiyon, yara iyileşmesi ve katabolizma büyük ameliyatlardan sonra hastalar için daha önemli problem oluşturabilir. Bu sorunlar beslenme yetersizliği olan cerrahi hastaları için daha önemlidir. Yetersiz beslenen hastalarda ameliyat sonrası komplikasyon ve ölüm riski fazladır. Beslenme yetersizliği gastrointestinal sistem, böbrekler, kalp ve akciğerler gibi birçok organ sisteminin çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu hastalarda kas kuvveti ve bağışıklık fonksiyonu da zarar görür ve enfeksiyonlara karşı daha savunmasızdırlar. Yara iyileşmesi mobilizasyon ve ameliyat sonrası iyileşme süresi gecikir. Tüm bu faktörler hastanede kalış süresinin uzamasına, daha yüksek geri kabul oranlarına ve artan sağlık masraflarına neden olabilir. Hastanın tıbbi durumu ve gereksinimlerine göre beslenme oral, enteral ve parenteral yoldan uygulanabilir. Erken oral beslenme ameliyat sonrası dönemde hastalar için tercih edilen beslenme şeklidir. Oral yolun kullanılamadığı durumlarda enteral ve parenteral beslenme desteği sağlanmalıdır. Enteral beslenme gastrointestinal fonksiyonları koruduğu ve kan akımını artırdığı için parenteral beslenmeden daha fazla tercih edilmektedir. Ameliyat sonrası dönemde hastaların güvenli, uygun ve yeterli beslenmeye ve sıvılara erişmesini sağlamak her hemşirenin görevidir. Bu derlemede ameliyat öncesi ve sonrası dönemde enteral ve parenteral beslenmeye ilişkin kanıtlar ve hemşirelik bakımı değerlendirilmiştir.Öğe Sütlü Tatlı Üretimi Yapan Bir İşletmede ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sisteminin İncelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Çevik, Burcu; Özpınar, HaydarAmaç: Bu çalışmada çok sayıda şubeleri olan sütlü tatlı üreticisi büyük bir işletmede ürün girişinden tüketime sunulan süre içerisinde ISO 22000 gıda güvenliği yönetim sistemi standardının ne şekilde uygulandığı incelenmiştir. Yöntem: Sütlü tatlı üretimi yapılan tesis, altı ay boyunca haftada üç kere ziyaret edilmiştir. Bu çalışma sırasındaki incelemeler, firmadaki kalite sorumlusu ile birlikte yapılmıştır. Görüşmeler; ISO 22000:2005 yönetim sisteminin standart maddelerinin soru-cevap şeklinde yorumlanması ile tamamlanmıştır. Bulgular: Sütlü tatlı üretiminde kullanılan hammaddelerin tedarik edildiği firmalar onaylı tedarikçilerdir. Ambalaj özellikleri, araç durumu ve etiket bilgileri bütün hammaddeler için aynı olup ürün özelliklerinde farklı bulgular saptanmıştır. Firmada yapılan sütlü tatlı ürünlerinin kritik kontrol noktaları ve tehlike analizleri sırayla incelenmiştir. Üretim alanı gözlemlendiğinde, kritik kontrol noktalarına ve tehlike analizlerine uygun üretim yapıldığı tespit edilmiştir. Sütlü tatlı yapım aşamasında iç malzeme yerleştirme esnasında, eldivenin yırtılması sonucunda personel kaynaklı fiziksel tehlike tespit edilmiştir. Tutulan eğitim kayıtlarında temizlik ve hijyen kurallarına uyulması konusunda personele tekrar eğitim verildiği saptanmıştır. Sonuç: Sütlü tatlı üretimi yapan işletmede, hammadde kabul kriterlerinin belirlenmiş ve akış şemalarının oluşturulmuş olduğu, risk değerlendirmesinin yapılmış olduğu ve kritik kontrol noktalarının (fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik) tespit edilerek kayıt altına alındığı saptanmıştır.Öğe Çocuklarda Kasık Fıtığının Erken Tanısı(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Tosun Alp, Aysu; Yeniaras, Erhan; Sahtiyancı, Mustafa; Daş, GülsümAmaç: Çocuk sağlığı ve hastalıkları hekimlerinin hasta muayenesi sırasında, ayrıntılı ve dikkatli inguinal bölge incelemeleri ile inguinal herni olgularının erken tanı ve tedavisine katkı düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: 2018 yılında hastanemizin çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğinde inguinal herni tanısı alanların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: 2018 yılında çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğine başvuran ve inguinal herni tanısı ile çocuk cerrahisi kliniğine sevk edilerek opere olan 50 hastanın 36’sı erkek (%72), 14’ü kız (%28) idi. Yaşları; 1 gün ile 12 yaş arasında değişmekteydi. Olguların %50’si 0-6 aylık, %22’si 1-3 yaş, %28’i 3 yaş ve üzeriydi. 0-6 aylık hastaların %20’si yenidoğan döneminde tespit edilmiştir. Fıtıkların yaklaşık %50’si sağ tarafta görülürken, sol tarafta % 20, iki taraflı fıtıklar %30 oranındaydı. Tüm hastaların %20’si, ebeveynlerinin fıtığı farketmediği ve herhangi bir şikâyeti olmayan, çocuk hekiminin muayenesiyle tanı koyulan olgulardı. Bu olguların tamamı 0-6 aylık dönemde olup %10’u yenidoğandı. Diğer taraftan 0-6 aylık olguların %40’ı herhangi bir şikâyeti olmayan ve hekimin tespit ettiği hastalardı. Yine aynı yaş grubunda tanı alan hastaların %24´ü prematüre olup, bunların yarısı çocuk hekiminin yenidoğan muayenesi sırasında tanılanmıştı. Sonuç: Çocuk sağlığı ve hastalıkları hekimlerinin yaptığı muayenelerde, özellikle ilk altı aylık dönemde, ayrıntılı ve dikkatli ingiunal bölge incelemesi ile fıtıkların erken tanı alarak cerrahiye sevk oranlarında belirgin artış olduğu gözlenmiştir. Çocuk klinikleri, aile sağlığı merkezleri ve aile eğitimlerinde inguinal herni farkındalığının artırılması erken tanı ve tedaviye önemli katkı sağlayacaktır.Öğe Hemşirelik Bölümü Kişilerarası İlişkiler ve Terapötik İletişim Dersi Öğretim Programının Değerlendirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Kavgaoğlu, Derya; Elkin, NurtenAmaç: Araştırmayla İstanbul Gelişim Üniversitesi Hemşirelik Bölümü 2017-2018 Bahar dönemi “Kişilerarası İlişkiler ve Terapötik İletişim” lisans dersinde uygulanan öğrenen merkezli öğretim programı tasarımının öğrenci görüşlerine göre değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem: Araştırma, betimsel araştırma kapsamındaki genel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın veri toplama aracı, Kavgaoğlu ve Alcı tarafından geliştirilen “CIPP Program Değerlendirme Ölçeği”dir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 Bahar döneminde İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik lisans programında Kişilerarası İlişkiler ve Terapötik İletişim dersine devam eden 52 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın veri analizi SPSS v25.0 programıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın istatistiksel çözümlemeleri betimsel analiz, güvenilirlik, farklılık ve korelasyon analizleri ile yapılmıştır. Çözümlemelerde non-parametrik teknikler olan “Mann Whitney U Testi”, “Kruskal Wallis Analizi”, “Spearman’s Rho Testi” kullanılmıştır. Modelin ara değişkenlerinin aracılık etkisini belirleyebilmek için “Hiyerarşik Regresyon Analizi” yapılmıştır. Bulgular: Araştırmanın süreç ve çıktı değişkenleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Bağlam bağımsız değişkeninin, süreç ara değişkeni olarak çıktıyı istatistiki yönden etkilediği ve kısmi ara değişken etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir (?=0.667 p=0.000<0.05). Bağlam-1 ve girdi düzeyleri ile cinsiyet arasında erkek öğrenciler lehine; Bağlam-1 düzeyi ile duygusal yardım beceri düzeyleri arasında duygusal yardım becerisinin orta düzey olduğunu ifade eden öğrenciler lehine anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p<0.05). Öğrencilerin CIPP boyutlarındaki düzeyleri ile alandaki eğitimleri, akademik başarı öz değerlendirme düzeyleri ve sosyal ilişki öz değerlendirme düzeyleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: Araştırma sonucunda öğrenen merkezli öğretimin, programın kişisel, sosyal ve iş sonuçlarına dönük çıktıları üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Süreçte uygulanan öğrenen merkezli öğretime ilişkin öğrenci görüşlerinin alandaki eğitim geçmişi, algılanan akademik ve sosyal yeterlilik değişkenlerine göre farklılaşmadan tüm boyutlarda yüksek olduğu, bununla birlikte cinsiyet ve duygusal yardım becerisine yönelik algı gibi bireysel farklılıkların öğrenme ortamının farklı yorumlanmasında etkili olduğu görülmüştür. Yüksekokul genelinde akademik başarı ve öğrenci memnuniyetinin artırılması için derslerin yetişkin öğrenme prensiplerini ve bireysel farklılıkları da dikkate alan öğrenen merkezli öğretim tasarımlarıyla planlanmasının ve terapötik iletişim derslerinin hemşirelik müfredatı içinde farklı öğretim kademelerinde genişleyerek tekrar eden spiral bir tasarımla verilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.Öğe Üniversite Öğrencilerinde Sağlıklı Yaşam Becerileri Ölçeği'nin Geliştirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Genç, Aslı; Karaman, FundaAmaç: Bu çalışmada, üniversite düzeyindeki öğrencilerin sağlıklı yaşam becerilerini ölçmeye yönelik bir ölçme aracının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma, metodolojik bir araştırmadır. Araştırmanın örneklemini, özel bir üniversitede, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu’nun tüm bölümlerinde okuyan 537 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma verileri 1 Kasım-1 Aralık 2016 tarihinde, araştırmacılar tarafından geliştirilen taslak ölçek ve bilgi formu kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde tanımlayıcı istatistikler yanında yapı geçerliliğini test etmek amacıyla açımlayıcı faktör analizi, güvenirlik analizleri kapsamında ise Cronbach’s Alpha ve Pearson Korelasyon testleri kullanılmıştır. Bulgular: Faktör analizi sonucunda ölçek 21 madde; sağlığa verilen önem, sağlıklı beslenme, sağlıkla ilgili kaynaklara ulaşma ve sağlık önceliği olarak toplam dört faktörden oluşmuştur. Ölçeğin, açıklanan toplam varyansı %54,25; Cronbach’s Alfa katsayısının .90 olduğu saptanmıştır. Test-tekrar test analizleri kapsamında (n=30) ölçeğin iki uygulama arasındaki puan ortalamalarında anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır (r:.992, p<.001). Sonuç: Bu çalışma kapsamında üniversite öğrencilerinin sağlıklı yaşam becerilerini ölçmek için geliştirilen araç, geçerli ve güvenilir bulunmuştur.Öğe Huzurevinde ve Kendi Evinde Yaşayan Yaşlıların Beslenme Durumlarının ve Yaşam Doyumlarının İncelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Pulat Demir, Halime; Bayram, Hatice Merve; Yavuzel, GülşahAmaç: Bu araştırmanın amacı; huzurevinde ve kendi evinde kalan yaşlıların beslenme durumları ile yaşam doyumlarının incelenmesidir. Yöntem: Çalışma Kasım 2016-Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul’da özel bir huzurevinde yaşayan 52 yaşlı (20 erkek, 32 kadın) ve kendi evinde yaşayan 54 (16 erkek, 38 kadın) yaşlı olmak üzere toplam 106 yaşlı üzerinde yapılmıştır. Katılımcılara sosyo-demografik özellikleri, Mini Nutrisyonel Değerlendirme (MNA) ve 24 saatlik besin tüketim kaydını içeren anket yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi SPSS 23.0 programı ile yapılmıştır. Bulgular: Huzurevinde yaşayanların yaş ortalaması 77.52±9.51 yıl, kendi evinde yaşayanların 70.36±7.20 yıldır. Kendi evinde yaşayan yaşlıların %83.3’ünün ailesiyle, %9.3’ünün yalnız, %7.4’ünün çocuğuyla yaşadığı görülmüştür. Ana öğünler açısından gruplar arasında fark bulunmamış (p>0.05), ara öğünlerin tüketimi huzurevinde kalanlarda daha az bulunmuştur (p<0.05). Huzurevinde kalan yaşlıların %50’si malnütrisyon riski altında, %7.7’si malnütrisyonludur, kendi evinde yaşayanlarda ise bu oranlar sırayla %20.6 ve %3.7’dir (p<0.05). Huzurevinde kalanların enerji, protein, yağ, alımları daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Yaşam doyumları arasında ise farka rastlanmamıştır. Sonuç: Huzurevinde yaşayan yaşlıların malnütrisyon durumları daha yüksek, enerji ve makro besin ögesi alımları daha düşük bulunmuştur. İki grupta da yaşam doyumlarının yüksek olduğu saptanmıştır. Malnütrisyon oluşumunda besine ulaşmanın yanında psikolojik yönün de değerlendirilmesi, düzenli olarak malnütrisyon taraması yapılması, yaşam doyumuna etki eden nedenlerin birlikte değerlendirilmesi önerilebilir.Öğe Bir Aile Sağlığı Merkezine Evlilik Raporu İçin Başvuran Kişilerin Değerlendirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-04-30) Elkin, NurtenAmaç: Evlilik, yasalara uygun olarak iki karşı cins arasındaki bir anlaşma ile aile kurmayı, bir sonraki neslin yetişmesini sağlayan en önemli ve en temel insan ilişkisi olup; çocuk sahibi olmayı ve psikolojik, biyolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik amaçları hedefleyen bir dayanışma ve anlaşmadır. Evlilik öncesi sağlık raporu alınması Türk Medeni Kanunu’nun 136. maddesine göre zorunlu tutulmuştur. Evlilik raporu düzenlenmesi Aile Hekimliği Kanunu’nda aile hekiminin görevleri içinde yer alan bir hizmettir. Bireylerin başvurdukları aile sağlığı merkezinde aile hekimi tarafından bazı test ve muayenelere tabi tutulmaktadır. Çalışmamızda; evlilik öncesi sağlık raporu almak için aile sağlığı merkezine başvuran kişilerin ve tetkik sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamız 01.01.2011 ile 30.12.2013 tarihleri arasında İstanbul’daki bir aile sağlığı merkezine yapılmış tüm evlilik raporu başvurularını kapsamaktadır. Retrospektif bir çalışmadır. Verilerin analizinde ortalama, standart sapma ve frekans istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular: Başvuran 151 kişinin 69’unu kadın oluşturmaktadır. Venereal Disease Research Laboratory (VDRL), Anti Human Immuno Deficiency Virus (Anti-HIV) pozitifliğine ve akciğer grafileri değerlendirildiğinde tüberküloz enfeksiyonu bulgusuna rastlanmamıştır. Başvuranlardan 1 kişide Anti Hepatitis C Virüs (HCV), 3 kişide Anti Hepatit B yüzey antijen (HBs) pozitif iken, Hepatit B yüzey antijen (HBsAg) pozitifliği 3 kişide tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızda evlilik öncesi yapılan tetkikler değerlendirildiğinde cinsel yolla bulaşan hastalıkların yaygınlığının oldukça düşük olduğu; genetik geçişli hastalıklarla ve aile planlaması ile ilgili gerekli danışmanlığın yapıldığı sonucuna varılmış olup; bu alanda daha kapsamlı çalışmaların yapılmasının evlilik raporlarının bir prosedür olarak görülmesinden çok bu hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı nesillerin oluşması konusunda önemli olacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Aile sağlığı merkezi, evlilik raporu, evlilik öncesi muayeneler, danışmanlık.