IGUSABDER Sayı 13, Nisan 2021 / IGUSABDER Issue 13, April 2021
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (IGUSABDER) Sayı 13, Nisan 2021(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Barut, Abdullah YükselEditörden Merhaba, Küresel salgın ile yaşamaya başladığımız süre bir yılı aştı. Bu süreçte birçok sağlık çalışanı ve yurttaşımızı kaybettik, aramızdan ayrılanları saygı ve rahmetle anıyorum. Tüm olumsuzluklara karşın bilimsel çalışmalar aralıksız devam ediyor ve geleceğimize bilimle ışık tutma ilkesi sürdürülüyor. Dilerim bu bilimsel çalışmaların sonucunda kısa sürede tüm dünya sağlıklı yaşam içeren günlerine döner. Yaşamımızda uzun yıllardır yer kaplayan, çok az farkında olduğumuz yapay zekâ, küresel salgın ile belirgin olarak öne çıktı. Yapay zekâ ile artık her alanda karşılaşmaya ve bu olanaktan olabildiğince yararlanmaya başladık. Önümüzdeki yıllarda yapay zekânın yer aldığı olgular, kavramlar, uygulamalar ile daha çok karşılaşacağız. Kadınların insan, bizlerin insanoğlu olduğu bu ölümlü dünyada yapay zekâyı amaçlarımız doğrultusunda kullanma yetisi insanoğlunu daha başarılı kılacaktır. Duygusal zekâ şu anda yapay zekânın öncelikleri arasında fazla yer almıyor. Duygusal zekâya sahip bireyler olarak, bütünün parçası olduğumuzu, sevginin her şeyi çözeceğini unutmamamız umuduyla sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel BARUT EditörÖğe Yara İyileştirme Özellikli Polimerlerin Yara Örtülerinde Kullanımı(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Üner Bahar, DuyguYara, vücutta bir dış etki ile oluşan, doku yapı ve bütünlüğünü bozan her türlü lezyondur. Yara tedavisinde uygulanacak yöntemin etkinliği, yara tipine uygun olarak seçilmesine bağlıdır. Doğru yöntem, doğru materyal ve yara örtüsü uygulama süresi seçimi yara iyileşmesi için kritik parametrelerdir. Bu makalede yara örtülerinde kullanılan iyileştirme özellikli polimerler doğal ve sentetik polimerler olmak üzere iki ana başlık altında toplanarak incelenmiştir.Öğe COVID-19 Hastalığında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon: Bir Derleme Makalesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Karaağaç, Hüsniye Merve; Karaağaç, AliCOVID-19, kişilerde öncelikli olarak solunumsal fonksiyon bozukluklarına yol açan, bunun yanı sıra psikolojik, fiziksel ve sistemik işlev bozukluklarına neden olan bulaşıcılık oranı yüksek olan bir hastalıktır. Hastaların büyük bir kısmını 20-60 yaş aralığındaki bireyler oluşturmaktadır ve erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre daha fazladır. Literatürde COVID-19 hastalığında akut ve post-akut dönemde uygulanacak olan fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır. Mevcut veriler, akut dönemde fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarının yarar ve riskler gözetilerek bireysel temelli olarak yapılmasını ortaya koymaktadır. Hastalığın evresine göre hastanın klinik durumu ve rehabilitasyon ihtiyaçları değişmektedir. Fizyoterapi ve rehabilitasyon programına, multidisipliner yaklaşımla karar verilmeli ve hastanın durumu stabilleştiğinde, belirlenen hedefler doğrultusunda uygun olan yaklaşımlar hastanın klinik durumu gözetilerek uygulanmalıdır. Bu derleme, COVID-19 hastalığı hakkında hem fizyoterapistlere yol göstermek hem de hastalığın şiddetine göre uygulanabilecek olan fizyoterapi ve rehabilitasyon yöntemleri konusunda bilgi vermek amacıyla yazılmıştır.Öğe COVID-19-Akut Pankreatit İlişkisinin İncelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Dindar Demiray, Emine Kübra; Yılmaz, Mustafa; Alıravcı, Işıl Deniz; Alkan Çeviker, SevilKoronavirüs hastalığı-19 (COVID-19) pandemisi şu an için dünya çapında iki milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur. Hastalığın ciddiyeti subklinik infeksiyonlardan hastaneye yatmayı gerektiren ağır hastalığa kadar değişmektedir. COVID-19 hastalık etkeni olan SARS-CoV-2 esas olarak solunum yolunu etkiler, ancak mide bulantısı, kusma ve ishal gibi gastrointestinal semptomlar da ortaya çıkabilmektedir. Karın ağrısı, COVID-19 hastalığı ile ilişkili bilinen semptomlardan biridir. Şiddetli COVID-19 infeksiyonunun bir komplikasyonu olarak akut pankreatit gelişimi hakkında çok az veri bulunmaktadır. COVID-19 hastalarının bazılarında pankreas enzim yüksekliği ve nadir de olsa akut pankreatit gelişebilmektedir. Bu durum özellikle ciddi klinik tablo ile ilişkilidir. COVID-19’da pankreas tutulum mekanizması net anlaşılamamıştır. Bu derlemede COVID-19 ilişkili pankreatitin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Öğe Çocuklarda ve Adölesanlarda Ağız Sağlığına Bağlı Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Yaran, Ayşegül; Egil, EdibeYaşam kalitesi kişinin kendini sosyal, psikolojik ve fizyolojik olarak iyi hissetme halidir. Kişinin fiziksel sağlığından, psikolojik durumundan, sosyal ilişkilerinden ve çevrenin sosyal özelliklerinden etkilenir. Sağlık alanında verilen hizmetlerin değerlendirilmesinde yaşam kalitesi üzerine yapılan araştırmalar önem kazanmaktadır. Hastalık durumunun ve hastalık tedavilerinin birey üzerindeki etkileri sağlık protokollerinin düzenlenmesinde rol oynar. Ağız sağlığı da genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Diş çürüğü, travma ve maloklüzyon gibi oral problemlere çocukluk döneminde rastlanırken adölesan ve yetişkinlik döneminde de etkileri devam edebilmektedir. Ağız sağlığının kötü olmasına bağlı olarak çocuklarda ve adölesanlarda estetik kaygı, konuşma bozuklukları ile birlikte yaşanan ağrıya bağlı olarak uyku, yemek yeme problemleri ve konsantrasyonda zorluk görülmektedir. Ağız sağlığının iyi olması, bireyin günlük aktivitelerini rahatlıkla idame ettirebilmesine katkıda bulunur, bununla birlikte topluma yaratıcı bir şekilde katkıda bulunması konusunda motive olmasına yardımcı olur. Ağız sağlığına bağlı yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde çok sayıda ölçek kullanılmaktadır. Bu derlemenin amacı çocuk ve adölesanlarda ağız sağlığına bağlı yaşam kalitesini ve ağız sağlığına bağlı yaşam kalitesini değerlendirmede kullanılan ölçekleri değerlendirerek bir araya getirmektir.Öğe Posterior Superior Alveoler Arter Konumunun Cinsiyet ile İlişkisi: Retrospektif Analiz(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Özer, Ahmet Murat; Bulut, AyşeAmaç: Maksiller sinüs anatomisi hakkında yeterli bilgi, perioperatif veya postoperatif komplikasyonlardan kaçınmak için gereklidir. Bu çalışmanın amacı, konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) ile posterior superior alveolar arterin (PSAA) prevalansını, çapını, yerini ve maksiller sinüs tabanı ve alveolar kret ile ilişkisini belirlemektir. Yöntem: Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi görüntülemesi yapılmış 50 hastanın (100 maksiller sinüs) maksiller sinüsteki PSAA konumu ve çapları ile PSAA’nın lateral duvardaki alt noktası ile sinüs tabanı ve kret tepesi arasındaki mesafelerin cinsiyet ile ilişkisi retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Tüm veriler SPSS versiyon 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar p<0,05 için istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: PSAA, KIBT taramalarının %100'ünde tespit edilmiştir. Arterin yerleşim yeri ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p=0,005). PSAA'nın kadınlarda %56, erkeklerde ise %34 oranında sinüs membranının altında yerleştiği saptanmıştır. PSAA'nın lateral sinüs duvarının dış korteksinde yerleşimi ise erkeklerde kadınlara oranla 10 kat daha fazla bulunmuştur. Ortalama PSAA çapı 1,07 mm olarak ölçülmüştür. PSAA’nın alt sınırı ile sinüs tabanı arasında dik olarak ölçülen ortalama mesafe 8,30±4,17 mm, oblik olarak ölçülen ortalama mesafe 9,26±4,34 mm idi. PSAA’nın alt sınırı ile kret tepesi arasında dik olarak yapılan ölçümlerdeki ortalama mesafe 16,66±5,17 mm, oblik olarak ölçülen ortalama mesafe ise 18,36±4,84 mm olarak bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmadan elde edilen bulgular, PSAA konumu ve PSAA ile maksiller sinüs tabanı arasındaki mesafenin cinsiyete göre farklılık gösterebileceğini düşündürmüştür. Bu yönlerden KIBT'lerin preoperatif değerlendirilmesi tedavi planı ve başarısı açısından oldukça önemlidir.Öğe Hasta Ailesinin, Nöroloji Yoğun Bakım Hemşireleriyle İletişiminin Araştırılması(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Baykal, Dilek; Çavuşoğlu, Aysel; Öztürk Erden, SevdaAmaç: Nörolojik hastalıklar akut ve progresif seyir göstermesiyle kronik dönemde en fazla yoğun bakıma ihtiyaç duyulan hastalıklardandır. Yoğun bakımda çalışan hemşireler hastayla olduğu kadar hasta ailesiyle de iletişim kurarlar. Özellikle yoğun bakımlarda hastada gelişen ani değişiklikler hasta yakınına yansıyabilmekte ve hemşirelerle iletişimlerinde sorunlar yaşanabilmektedir. Bu çalışmada nöroloji yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin hasta ailesiyle iletişimleri ve etkileyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya en az altı aydır yoğun bakım ünitesinde çalışan ve çalışmanın amacı açıklandıktan sonra çalışmaya katılmayı kabul eden 10 nöroloji yoğun bakım ünitesi hemşiresi dâhil edildi. Hemşirelerle önceden telefonla görüşülerek randevu alındı. Literatürden yararlanılarak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmelerin gerçekleştirilmesi esnasında katılımcıların onamı alınarak sesli kayıt alındı, bire-bir dökümleri gerçekleştirildi. Görüşmelerin analizinde tematik analiz kullanıldı. Bulgular: Katılımcıların yaşları ortalama 37,3±4,5 ve çalışma süreleri 13,6±8,92 yıldır. Sekiz hemşire mesleğini kendi isteğiyle seçtiğini belirtirken, bir hemşire de yoğun bakım ünitesinde çalışmayı kendisinin tercih ettiğini belirtti. Katılımcıların hasta yakınlarıyla iletişim problemi yaşadıklarında günlük yaşamlarının ve özel hayatlarının olumsuz etkilendiği anlaşıldı. Ayrıca katılımcılar hasta yakınlarının kendilerine davranışlarını “saygısızca” ve “empati yoksunu” olarak tanımladılar. Son olarak yoğun bakım ve hastane koşullarının da hasta yakınlarıyla iletişim problemi yaşamalarına katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Sonuç: Genel olarak hemşirelerin hasta yakınlarının iletişim kurma şeklinden hoşnut olmadığı, hasta yakınlarının olumsuz davranışlarının iş motivasyonlarını azalttığı ve hasta yakınlarından saygı bekledikleri anlaşıldı. Hemşirelerin gözüyle hasta yakınlarının iletişim kurma biçimlerinin anlaşılması toplum sağlığına önemli katkı sağlayan hemşirelerin yaşadıklarına bakış sağlayacaktır.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Cinsel Mitlere Bakış Açısı ve İlişkili Faktörler(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Örüklü, Canan; Dağcı, Destina Gizem; Çakmak, SultanAmaç: Bu çalışmada Sağlık Bilimleri Yüksekokulunda okuyan öğrencilerin cinsel mitler ile ilgili düşüncelerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma bir vakıf üniversitesinde öğrenim gören 325 öğrenci ile yüz yüze görüşerek gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Cinsel Mitler Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis Testi ve Spearman rho korelasyon testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %69,5’inin kadın ve %97,5’inin bekâr olduğu, %69,8’inin şehirde yaşadığı belirlenmiştir. Ailesi Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan öğrencilerin cinsel yönelim ve mastürbasyon alt boyut puan ortalamaları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Erkeklerin cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet, yaş ve cinsellik, cinsel davranış, cinsel ilişki, cinsel memnuniyet alt boyut puan ortalamaları ve toplam cinsel mitler puanı kadınlara göre istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Evlilik öncesi cinsel deneyim yaşanmasını uygun bulmayan öğrencilerin cinsel yönelim, mastürbasyon ve cinsel şiddet alt boyut puan ortalamaları ve toplam cinsel mitler puan ortalamaları evlilik öncesi cinsel deneyimi uygun bulan öğrencilere göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Sonuç: Erkeklerin cinsel mitlere inanma düzeyi kadınlardan fazladır. Bireyin ailesinin yaşadığı coğrafi bölge cinsel mitlere inanma durumunu etkilemektedir. Cinsel bilgilerin topluma doğru aktarılması amacıyla düzenlenen cinsel sağlık eğitimleri planlanırken kültürel ve coğrafi farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Human Resource Practices as an Amplifier for Managerial Emotional Intelligence to Boost Employee Performance(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Zahoor, Hina; Mustafa, NasirAim: Human Resource (HR) practices improve managerial emotional intelligence (EI) and have a great impact on the efficiency and performance of an organization which is the outcome of employee performance, innovation and employee relation. The objective of the present study is to seek out the association between HR practices i.e. Selection & promotion and Training with EI and also to find out the effects of managerial EI on Employee performance. Method: A convenient sampling technique is used in the study and three Hypotheses are formulated and tested with different statistical tools. The instrument used to conduct quantitative research is a questionnaire in the study which was filled by HR managers of secondary health care units. The collected data was then analyzed by using relevant descriptive statistics, mean, correlations and simple linear regressions, using IBM SPSS21 and ANOVA (Analysis of variance). Results: Results demonstrate the positive relationship between Selection & Promotion with managerial employee intelligence, training & development with managerial employee intelligence and managerial employee intelligence with employee performance. Conclusion: The present study result shows that Human resource practices i.e. Selection & Promotion and training & development have a positive relation with managerial emotional intelligence which directly impacts employees’ performance so it is conducive for secondary health care units firstly to invest more money in training sessions.Öğe The Effect of the Coronavirus Outbreak on Childhood Vaccinations Made in Family Health Centers in Turkey(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Çoruh Akyol, Bestegül; Üçüncü, Muhammed Zübeyr; Özceylan, GökmenAim: In our country, children are routinely vaccinated against 13 diseases, free of charge, with a total of 18 doses between the ages of 0-2. In this study, New Type CoronaVirus Disease (COVID-19) is targeted to identify the outbreak's impact on vaccination rates in Turkey. Method: Our study is a simple descriptive cross-sectional study. The data of the study were evaluated retrospectively. The units who agreed to participate and share data were listed, and one of every ten units was selected randomly, and the data of eleven family Medicine Units were included in the study. Results: The decrease in the number of outpatient clinics in April 2020 was statistically significant. Vaccination rates decreased slightly in March and April but no statistically significant difference was found. Conclusion: In order to maintain the vaccination rates not to decrease even in pandemic cases detected in our study, especially primary health care workers will continue to work with devotion.Öğe Adneksiyal Kitlelerde Preoperatif Tanı ile Postoperatif Histopatolojik Tanıların Retrospektif Karşılaştırılması(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Konaç, Ayşe; Barut, Abdullah YükselAmaç: Adneksiyal kitlesi olan vakalarda kitlenin benign-malign açısından ayrımı yapılmalıdır. Over kanseri vakalarında genellikle erken belirtilerinin olmaması nedeni ile geç tanı konulması bu hastalığın prognozunun kötü seyretmesine neden olduğu için önem taşımaktadır. Bu retrospektif çalışma, benign-malign adneksiyal kitleleri preoperatif dönemde daha iyi tanımlayabilmek, adneksiyal kitlenin malignite olasılığını daha yüksek oranda öngörmek amaçlı yapılmıştır. Yöntem: Çalışmaya retrospektif olarak 3 yıl içinde İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran 570 hasta dahil edilmiştir. Bu çalışmada ultrasonografik bulgular (bilateralite, solid komponent, asit varlığı, metastaz varlığı, multilokülarite), CA125 değerleri ve hastanın yaş durumu incelenerek Malignite Risk İndeksi (RMI) değeri hesaplanmış, bu değerler postoperatif histopatolojik tanılarla karşılaştırılmıştır. Bulgular: Ultrasonografik bulgular değerlendirildiğinde bilateral ve solid alan varlığının malignite açısından anlamlı olduğu görülmüştür. Malign ve benign kitlelerde RMI değerleri arasında anlamlı fark olduğu görülmüştür (p<0,001). Malignite açısından; CA-125, yaş ve ultrason skoruna oranla daha anlamlı olduğu ve elde edilen eşik değerlerin, baz alınan değerlere göre daha yüksek duyarlılıkta olduğu saptandı. Epitelyal kökenli malign over tümörleri ile epitelyal kökenli olmayan malign over tümörleri arasında RMI değerleri arasında anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p<0,001). Sonuç: Preoperatif dönemde yüksek speksifite ve sensiviteye sahip olan, kolay, ek masraf gerektirmeyen ve herhangi bir invaziv işleme gerek duymadan hesaplanan RMI ile malign adneksiyal kitlelerin daha yüksek bir oranda doğru öngörü oluşturarak, adneksiyal kitlelerin daha iyi yönetilmesini sağlayacaktır.Öğe Çocuklarda Demir Eksikliği ve Demir Eksikliği Anemisi: Tek Merkez Deneyimi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Celep, Gökce; Durmaz, Zeynep HülyaAmaç: Demir eksikliği (DE) ve demir eksikliği anemisi (DEA) ülkemizde ve dünyada sık görülen bir halk sağlığı sorunudur. Özellikle pediatrik yaş grubu için önemli bir tehdittir. Bu çalışmanın amacı hastanemize başvuran akut enfeksiyonu veya kronik hastalığı olmayan çocuklarda DE ve DEA sıklığını saptamaktır. Böylece destek tedavisi için yeni hedef yaş gruplarının saptanmasına katkıda bulunmak istenmektedir. Yöntem: Araştırmaya 1 Ocak 2018-31 Aralık 2018 tarihleri arasında bir ikinci basamak sağlık kuruluşunun pediatri birimlerine başvuran çocuklar katıldı. Akut enfeksiyon bulgusu, lökositozu ve/veya C-reaktif protein yüksekliği, kronik hastalığı, obezite veya büyüme geriliği olanlar çalışma dışı bırakıldı. Veriler hastane kayıt ve dosya sisteminden geriye dönük olarak elde edildi. Katılımcılara ait yaş, cinsiyet, sağlık durumu bilgileri, tam kan sayımı, demir, demir bağlama kapasitesi, ferritin düzeyleri kayıt altına alındı, transferrin satürasyonu hesaplandı. Elde edilen veriler istatistik paket programı ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya yaşları 1-17 arasında değişen 125’i kız (%58,7), 88’i erkek (%41,3) toplam 213 çocuk katıldı. Değerlendirmeler sonunda çalışma grubunda etiyolojiden bağımsız olarak anemi sıklığı %29,6 bulundu. DE sıklığı ise %26,2 idi, bu durumun ergen yaş grubunda ve kızlarda daha sık olduğu görüldü. DEA sıklığı ise %13, 1 idi. Sonuç: DE ve DEA, sağlıklı görünen çocuklardan oluşan çalışma grubumuz için sık görülen bir sorundur. Demir gereksinimi diyetle karşılanamıyorsa tüm çocuklara destek tedavisi uygulanmalıdır. Özgün bulguları olmayan; ama multisistemik etkileri olan DE ve DEA’nin önlenmesi bu yolla mümkündür. Sağlık kurumuna tüm başvurular ve yapılan tüm muayeneler ile tetkikler çocuk sağlığı izlemleri için de bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.Öğe BRCA1 ve BRCA2 Mutasyonlarının Tespitine Yönelik Yeni Nesil Dizileme Temelli Kit Geliştirilmesi ve Rutinde Kullanılan Yöntemler ile Valide Edilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2021) Girgin Özgümüş, Gözde; Güney, Ahmet İlterAmaç: Meme kanseri, kadınlarda en yaygın görülen kanser türü olup, Göğüs Kanseri Duyarlılık gen (BRCA1 ve BRCA2) mutasyonlarının meme ve yumurtalık kanserlerinin önemli bir kısmından sorumlu olduğu bilinmektedir. Bu genlerden birinde mutasyon taşıyan bireylerde yaşam boyu meme, yumurtalık, pankreas ve diğer kanserlere yakalanma riski oldukça yükselmektedir. BRCA1/2 gen mutasyonlarına sahip olan kişilerin belirlenmesi, genetik danışma ile tarama sıklığının artırılması ve potansiyel olarak hayat kurtaran önleyici tedavi stratejilerinin uygulanabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PZR) yöntemi kullanılarak BRCA1/2 genlerinin yeni nesil dizi (NGS) analizi kütüphanelerinin hazırlanması ve NGS analizlerine uygun biyoinformatik iş akışının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Rutin analizlerde yaygın olarak kullanılan Multiplicom BRCA MASTR™ Dx Kiti ile çalışılmış hastalardan alınan kan örneklerinden, DNA izolasyonu sonrası RT-PZR ile NGS kütüphanelerinin hazırlanması ve her bir örneğin 2 farklı etiket dizi ile işaretlenmesinin ardından NGS analizlerinin biyoinformatik iş akışlarının belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Referans metoda göre test limitleri; %100 duyarlılık, %100 özgüllük ve %100 doğruluk olarak belirlenmiştir. Wilson yöntemi kullanılarak testin güven aralığı CI: %86-%100 olarak hesaplanmıştır. Sonuç: BRCA1 ve BRCA2 genlerinin klinik laboratuvarlar değerlendirmesine uygun verilerin elde edildiği, patojenik mutasyon tespitini yüksek verimlilik ve doğrulukla yapabilen uygun maliyetli bir NGS testinin geliştirilmesi ve analitik doğrulaması bu çalışma ile tamamlanmıştır.