IGUSABDER Sayı 6, Aralık 2018 / IGUSABDER Issue 6, December 2018
Bu koleksiyon için kalıcı URI
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Istanbul Gelisim Universitesi Journal of Health Sciences
Güncel Gönderiler
Öğe İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (IGUSABDER) Sayı 6, Aralık 2018(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2018) Barut, Abdullah YükselMerhaba, Tüm çalışma arkadaşlarım ile Dergimizin ikinci yılını tamamlamaktan ve altıncı sayımızı çıkarmaktan duyduğumuz büyük mutluluğu sizlerle paylaşmak istiyorum. Siz yazar ve okurlarımızın desteği, katkıları, önerileri ile gelişimimizi sürdürerek bu günlere ulaştık, sizlere çok teşekkür ediyorum. DergiPark sisteminin tüm yazarlarımız ve hakemlerimiz tarafından kullanılması, iletişim bilgileri ve tüm verilerin elektronik ortamda saklanmasını sağladı. Bu uygulama Dergimizin yayın sürecini de olumlu olarak etkiledi. Yaşamda gideceğimiz yönü belirleyen büyük seçimler olabilir, bizi oraya götürenler ise yaptığımız küçük, küçük seçimlerdir. Dergimizi seçtiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Yeni yıl Ülkemiz ve sizler için sevgi, sağlık, mutluluk, barış dolu bir yıl olsun. Her şeyin gönlünüzce olması ile dileği ile saygılarımı sunuyorum. Hoşçakalın. Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel BARUT EditörÖğe Yenidoğanda İşitme Taramasının İzlenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Yavuz, Ertuğrul; Sağsözlü, SerdarZamanında teşhis edilememiş işitme kayıpları çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini belirgin olarak bozar. Doğumsal işitme kaybı, dünyada en sık görülen doğumsal nörolojik problemdir. Sağlıklı yenidoğanda işitme kaybı oranı tüm dünyada binde 1-3 ve bizim ülkemizde binde 2,2 iken yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen bebeklerde bu oran %1-6'dır. Yenidoğan işitme tarama izlemi için otoakustik emisyon (OAE) ve/veya işitsel beyin sapı cevabı (ABR) kullanılmaktadır. OAE testi, kokleanın dış tüylü hücrelerine kadar olan periferik işitsel sistem hakkında bilgi verirken, ABR testi periferik işitsel sistem, sekizinci sinir ve beyin sapının durumunu gösterir. Çocuklarda işitme kaybının erken teşhis ve yönetimi çok önemlidir. Yenidoğanlarda ilk bir ay içinde mutlaka işitme testi yapılıp ilk altı ay içinde uygun rehabilitasyon programları başlanmalıdır.Öğe Konus Kuronlarda Metal Primer ile Metal ve Plastik Sekonder Kuronlarda Tutunma Kuvvetinin in Vitro Olarak İncelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Erdem Polat, ÖzlemAmaç: Periodontal problemi olan hastalarda konus kuronlu protez kullanımı oldukça yaygındır ve artmaktadır. Konus kuronlu protezler konusundaki çalışmalar çoğunlukla protezin yapım yöntemleri ve endikasyonu ile ilgilidir. Protezin kullanımına ait tutunma kuvveti kayıpları ile ilgili çalışmalar sınırlı sayıdadır. Çalışmada konus kuronlu protezlerde plastik esaslı malzemelerden yapılmış sekonder kuronların kullanıma bağlı tutunma kayıpları üzerine çalışılmıştır. İn vitro deneylerde dört diş grubundan, üç değişik sekonder kuron malzemesi ile 10’ar adet örnek kullanılmıştır. Yöntem: Cr-Ni alaşımdan 2°’lik açı ile primer kuronlar hazırlanmış ve üzerlerine Cr-Ni alaşımı, Vectris ve Asetal-D malzemelerinden sekonder hazırlanmıştır. Caniklioğlu tarafından tasarlanan aygıt kullanılarak protezin takılıp çıkartılma işlemleri taklit edilmiştir. Kuronların ilk tutunma kuvvetleri ölçülmüş daha sonra 500, 1500 ve 3500 takıp çıkartma sonucundaki tutunma kuvveti değerleri tablolara not edilmiştir. Bulgular: Bu çalışma bize 24 aylık protez kullanımı sonucunda meydana gelen tutunma kuvvetlerini ve kayıplarını karşılaştırma imkanı vermiştir. Sonuç: En iyi tutunmanın metal sekonder kuronlarda olduğu, tutunma kayıplarında en düşük yüzde değerlerinin ise Vectris sekonder kuronlarda olduğu sonucuna varılmıştırÖğe Kariyer Planlama ve Geliştirme Uygulamalarına İlişkin Bir Özel Hastanede Çalışan Hemşirelerin Görüşleri(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Sevinç, Ebru; Sabuncu, NecmiyeAmaç: Bu çalışma, özel sektörde hizmet veren bir hastanedeki kariyer planlama ve geliştirme uygulamaları ile bu kurumda çalışan hemşirelerin kariyer planlama ve geliştirmeye ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı bir araştırma olup, İstanbul ilinde bulunan özel bir hastanenin Avrupa ve Anadolu yakasında ki şubelerinde Aralık 2008 - Şubat 2009 tarihleri arasında 237 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan ve toplam 30 maddeden oluşan anket formu ile toplanmış, verilerin analizi SPSS paket programında yapılmıştır. Bulgular: Elde edilen bulgulara göre; hemşirelerin %50.2’si kurumlarında kariyer planlama ve geliştirme uygulamasının olmadığını, %40.9’u kurumlarındaki açık pozisyonlar için bilgilendirme yapılmadığını, %67.1’i üst pozisyona getirilmelerinde yetenek ve performansın dikkate alındığını, %48.1’i kurumlarında ve hemşirelik hizmetlerinde kariyer planlama ve geliştirmeye yönelik uygulamalardan kurs ve seminerlere katılımın sağlandığını belirtmişlerdir. Hemşirelerin kariyer planlama ve geliştirme ile ilgili kurumlarından beklentileri arasında %58.2’si sürekli eğitim programlarının düzenlenmesini ifade ederken, %56.1’i kariyer planlama ve geliştirmenin hemşirelik mesleğine katkı sağlayacağını belirtmişlerdir. Hemşirelerin kurumdaki kariyer faaliyetleri ile pozisyon, yaş, eğitim durumu, toplam çalışma süresi, kurumdaki çalışma süresi ve aynı pozisyonda çalışma süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptanmıştır (p< 0.05) Sonuç: Çalışmada, kurumda çalışanlara yönelik kariyer planlama ve geliştirme politikasının olmadığı, kariyer planlama ve geliştirmeye yönelik uygulamaların ise yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Üniversite Öğrencileri ve Çağrı Merkezi Çalışanlarının İşitme Sağlığı Bilgisi ve İşitme Kaybı Farkındalığı(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Zeren, Selva; Bolulu, Ahmet; Köse, Büşra; Ocak, Sare; Topal, Adem; Kurt, Ebru; Barut, Abdullah YükselAmaç: İşitme sağlığının korunması ve iyileştirilmesi Odyoloji Biliminin önceliklerindendir. Bu çalışma, Odyoloji Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından, üniversite içerisinde ve meslekleri nedeni ile gürültüye maruz kalan çalışanlarda işitme sağlığı ile ilgili farkındalık oluşturabilmek amacı ile planlanmıştır. Yöntem: İşitme sağlığı açısından risk oluşturan durumlar, işitme sağlığının korunması ve konu ile ilgili bilgi düzeyinin ölçülmesi alanlarını kapsayan sorular kullanılarak bir ölçek oluşturulmuştur. Ölçeğe, bir öğrenci grubunda denenerek alınan geribildirimler doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılarak son hali verilmiştir. Öğrenciler ders saatlerinde, çalışanlar iş yerlerinde ziyaret edilerek yanıtlar toplanmıştır. Tüm veriler SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların, işitme sağlığının korunmasına yönelik olarak kaçınılması gereken durumlar konusunda farkındalık ve bilgilenme düzeyinin teorik açıdan yüksek olduğu görülmektedir. Ancak pratik uygulama örneklerinde, muhtemelen bilgi kaynaklarının güvenilirliğine bağlı olarak yetersizlik izlenmektedir. Sonuç: Gürültünün yanı sıra işitme kaybına yol açabilen diğer nedenler ve kulak yapılarının fonksiyonları konuları da bilgilendirme kapsamında olmalıdır. Toplanan veriler doğrultusunda ileride yapılacak bilgilendirme çalışmalarının planlanması düşünülmüştür.Öğe Türk Atletlerde D Vitamini Reseptör Geni Fok1 (rs2228570) ve Bsm1 (rs1544410) Polimorfizmlerinin Analizi(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Eken, Başak Funda; Gezmiş, Hazal; Sercan, Canan; Kapıcı, Sezgin; Chousein, Özlem Moufti; Kıraç, Deniz; Akyüz, Serap; Ulucan, KorkutAmaç: D vitamini kasların gelişmesinde, kasılmasında ve rejenerasyonunda görev alan önemli bir moleküldür. Çalışmamızda profesyonel Türk atletlerde D vitamin reseptör (VDR) Fok1 (rs 2228570) ve Bsm1 (rs1544410) polimorfizmlerinin dağılımını araştırmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmamıza 13 kadın ve 14 erkek atlet olmak üzere 27 sporcu katılmıştır. DNA izolasyonları sonrasında D vitamini reseptörü polimorfizmleri gerçek zamanlı PZR (RT-PCR) metodu ile saptanmıştır. Bulgular: Fok1 polimorfizmi açısından atletlerin 12’si CC, 5’i CT ve 10’u ise TT genotipindedir. Kadın atletlerin 6’sı CC, 2’si CT ve 5’i ise TT genotipinde bulunmuştur. Erkek atletlerde 6 sporcu CC, 3 sporcu CT ve 5 sporcu ise TT genotipindedir. Bsm1 polimorfizmi için 9 atlet AA, 14'ü AG, 4’ü ise GG genotipindedir. Kadın atletlerin 3’ü AA, 8’i AG ve 2’si GG genotipindedir. Erkek atletlerin 6’sı AA, 6’sı AG ve 2’si GG genotipinde saptanmıştır. Sonuç: Çalışma grubumuzda Fok1 polimorfizmi için CC genotipi ve C allelinin, Bsm1 içinde AG genotipinin ve A allelinin baskın olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmanın VDR geninin atletik performansa etkisinin araştırılması için yapılacak yeni çalışmalar için referans olacağını düşünmekteyiz.Öğe Serebral Palsi’de Kranial Antropometrik Değerlendirme: Bir Pilot Çalışma(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Atkın, İlknur; Kınalı, GülşahAmaç: Kranial asimetri günümüzde pediatrik fizyoterapi alanında önemli bir değerlendirme parametresi olmaya başlamıştır. Fizyoterapistler, vücut fonksiyonları ile bağlantılı olan kranial bölge hakkında daha fazla çalışma yapmaktadırlar. Ancak halen kanıta dayalı çalışmalara ihtiyaç vardır. Kranial asimetri ayrıca, bir tamamlayıcı terapi metodu olan osteopati’nin de önemli bir değerlendirme yöntemidir. Yöntem: Bu çalışma bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesine gelen 1-12 yaş arasındaki 24 Serebral Palsi ve aynı yaş grubundaki 22 sağlıklı çocuk üzerinde yapıldı. Kranial antropometrik değerler standart pozisyonlarda kranial kaliper kullanılarak ölçüldü. Bulgular: Serebral Palsili bireylerin kafa çapı ortalama (48 mm), uzunluğu (136 mm) ve genişliği (123 mm) ve sağlıklı bireylerin kafa çapı (53 mm) , uzunluğu (152 mm) ve genişliği (133 m) idi. Serebral palsili bireylerin değerleri, sağlıklı bireylerden anlamlı derecede düşüktü (p=0.00,p=0.00,p=0.00). Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre, kranial asimetri ile ilgili antropometrik ölçümlerinin Serebral Palsili çocukların fiziksel değerlendirmeleri içinde rutin bir protokol olarak uygulanması ve kranial anomalilerin fizyoterapistler tarafından göz önüne alınması gerektiği kanısına varılmıştır. Kranial asimetrilerin sıklığı ve karşı önlem olarak kranial mobilizasyonların etkinliği konusunda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.Öğe Multiple Skleroz (MS) Hastalığı Öncesi ve Sonrası Beslenme Alışkanlıklarının Karşılaştırılması, Yeterli ve Dengeli Beslenmenin MS Ataklarına Olan Etkisinin İrdelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University, 2018-12-31) Özkarabulut, Ayşe Huri; Onur, Hande Nur; Yaşar, İpekAmaç: Bu çalışmada Multiple Skleroz (MS) hastalığı öncesi ve MS hastalığı sonrası beslenme alışkanlıklarının karşılaştırılması, yeterli ve dengeli beslenmenin MS ataklarına olan etkisi incelenmiştir. Yöntem: Bu çalışma internet üzerinden oluşturulan veri toplama formu doğrultusunda yer gözetmeksizin ulaşılan, MS tanısı almış yaş ortalaması 34,08±7,93 yıl olan 98 hastanın katılımı ile oluşmuştur. Katılımcıların MS öncesi ve sonrası beslenme durumları, genel bilgileri, ağırlık ve boyları, eğitim düzeyleri, çalışma durumları ve fiziksel aktivite düzeyleri değerlendirilmiştir. Veriler değerlendirilirken SPSS programı kullanılmıştır. Bulgular: Sonuçlara göre atak sıklığını azaltmada probiyotik, prebiyotik, posa, B1 vitamini ve selenyum kaynağı ürünleri tüketiminin olumlu etkisi gözlenmiştir. Sadece B1 vitamini kaynaklarının atak sıklığı ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkisi olduğu saptanmıştır. Omega3 ve D vitamini takviyesi alım durumlarının atakların sıklığı ve çeşidine etkisi gözlenmemiştir. Sonuç: Bütün hastalıklarda olduğu gibi MS oluşumunda, atakların sıklığında ve çeşidinde yeterli ve dengeli beslenmenin ne kadar önemli olduğu bu çalışmada da görülmüştür. Sadece yeterli ve dengeli beslenmenin değil sağlıklı bağırsak mikrobiyota oluşumunu etkileyen probiyotik, prebiyotik ürünlerin, posanın, fonksiyonel besinlerin de antioksidan özelliklerinden dolayı mutlaka tüketilmesi gerekmektedir.Öğe Kinesiophobia in Hearing Loss(2018-12-31) Koca, Tuba Tülay; Güzelsoy Sağıroğlu, SaimeAim: Kinesiophobia is an irrational fear, which depends on the belief in injury predisposition. It is associated with lower levels of physical activity. Diagnosing hearing loss can lead to kinesiophobia. Method: The study was planned as a case-control study. A total of 105 subjects with 70 hearing impairment and 35 healthy subjects were included in the study between the ages of 40-76. Sociodemographic data of all participants were recorded. World Health Organization Quality of Life Scale (WHOQOL-bref) for for evaluation quality of life; and the Tampa Scale for Kinesiophobia (TSK) for evaluation of kinesiophobia were used. Hearing deficit of patients were made by hearing test measurements (air and bone). Airway results were taken into account. Findings: Both groups were similar in terms of age, Body Mass Index (BMI), education and marital status (p=0.64/0.06/0,08/0,83). The physical health score component of the WHOQOL-bref questionnaire was significantly lower in the study group (p=0.006). The other sub-parameters (general health, psychological health, social and environmental relations) were similar. There was no difference between the TSK results (p=0.76). The mean hearing frequencies (right / left) in the study group were correlated with TSK (p=0.029, r=0.319). In the study group, TSK and WHOQOL-bref (p = 0.00, r = -0.64) showed a negative correlation. Conclusion: Subjects with hearing loss have higher levels of kinesychophobia and lower physical health scores than healthy individuals matched with age and BMI. Kinesiophobia may affect quality of life in this population